Perşembe, Mart 20, 2008

EFSANEVİ ZAFERİMİZ

Yıllar sonra layıkıyla anılmaya yeni yeni başlanmış olan ve maalesef yeni neslin sadece gazetelerde okuyup öğrendikleriyle sınırlı kalan, bir milletin vatan aşkıyla nasıl insanüstü şeyler yapabildiğinin nadir kanıtlarından biridir Çanakkale Destanımız.

"Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum" emrini duyup, uygulayan herkes kahramandır nazarımda. Yürek ister atacak tek bir mermisi bile olmadan siperde beklemek öyle...bilmem bunu anlayabiliyormusunuz? Bitmeyen hikayeler, bitmeyen kahramanlıklar…anlatılır durur hep. Hangisini sayacaksın, hangisini nasıl bileceksin ki. Hepsi tek tek, ayrı ayrı, birer efsane.. Memleket ayrımı olmadan, insan ayrımı olmadan, hepsinde aynı yürek, aynı vatan sevgisi, aynı cesaret vardı.

Destansı bir mücadelenin tarihidir 18 Mart, hem Türk tarafı, hem taarruz kuvvetleri açısından. Zaten onun için Mustafa Kemal:

"Bu memlekette kanlarını döken kahramanlar!
Burada bir dost vatanın toprağındasınız, huzur içinde uyuyunuz.
Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı siliniz.
Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler.
Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra,
artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."

dememiş midir?

Her dinlediğimde kendimi tutamayarak hüngür hüngür ağlamama sebebiyet veren bu güzel kahramanlık türküsünü sizlerde gayet iyi biliyosunuzdur zaten:

Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Anne ben gidiyorum düşmana karşı…

Çanakkale boğazında Türk mevzilerine ateş kusan ve güçlerine güvenerek asla yenilmeyeceklerini düşünen düşman donanmasının boğazın karanlık sularına gömüldüğü, şanlı Türk askerinin "çanakkale geçilmez!" sözünü hayata geçirdiği bu büyük zaferin kazanılmasında, 17 mart'ı 18 mart'a bağlayan gece, nusret mayın gemisinin elde kalmış olan son 26 mayınını da boğaza döşemiş olmasının çok büyük payı vardır elbet. Bunu Winston Churchill’de "Birinci dünya savaşında bu kadar insanın ölmesine, savaşın ağır masraflara malolmasına ve denizlerde 5.000 tane ticari harp gemisinin batmasına başlıca neden, Türkler tarafından Çanakkale sularına bir gece önce atılan ve incecik bir çelik halat üzerinde sallanan 26 adet mayındır." şeklinde ifade etmiştir.


Çanakkale Savaşı'ndaki şehitlerimize yazılmış olan ve Türkçemizdeki en güzel şiirlerden birini de kondurayım istedim işte tam buraya… Mehmet Akif Ersoy’a ait bu şiirde, 'bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi' dizesi ile Çanakkale Savaşı ile Bedir Savaşını mukayese ederek, savaşın manasını ve önemini bir kez daha vurgulaması da dikkate şayan bir durumdur, öyle değil mi?


ÇANAKKALE ŞEHİDLERİNE

Şu boğaz harbi nedir, var mı ki dünyada eşi?

En kesif orduların, yükleniyor dördü beşi

Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar...

O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar,

Yaralanmış tertemiz alnından uzanmış yatıyor;

Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...

Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi...

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

"Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara yetmez o kitab...

Seni ancak ebediyyetler eder istiab.

"Bu, taşındır" diyerek Kabe'yi diksem başına;

Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle,

Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;

Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,

Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;

Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...

Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,

Şarkın en sevgili sultanı Salahaddin'i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...

Sen ki islamı kuşatmış, doğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;

Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki; a'şara gömülsen taşacaksın... Heyhat,

Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.


Mehmet Akif Ersoy


"Tarihin son centilmen savaşı"dır Çanakkale Savaşı... Evet "centilmen savaş mı olur?!" diye şaşırılmamasını gerektirecek kadar büyüktür bir savaştır o. İşte bu centilmenler savaşı, gerçekten de mukadderatımızı belirlemiştir. Hatta denilebilir ki; Türkiye Cumhuriyeti'nin mayası da burada atılmıştır. Karşılıklı kahramanlık ve siperler arası dostane olaylarla doludur da ondan. Şaşkınlığa mahal olan tek durum, belki de karşılarında esirlerine hayvan muamelesi yapacaklarını tahmin ettikleri düşmanın, onlara misafir muamelesi yapması şöyle dursun, düşmanın yaralılarını kâh karşı tarafa iade, kâh tedavi ile en yüksek medeni seviyeyi gösteren Mehmetcik karşısında içine düştükleri durumdur. Akşama şehit olacağını bilerek, elindeki kumanyasını yemeyen, metmetcikler aç kalmasın diye ayıran kahraman bir milletin evlatlarıyız biz. Bunu hiç mi hiç aklımızdan çıkarmayalım lütfen!

Çanakkale’yi gezmeye gittiğimde; 'dur yolcu! bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir' anıtı kopartmıştı beni. Bir şeyler düğümleniyor insanın boğazına ve sesi çıkmaz oluyor. Gidin Çanakkale’ye, okuyun mezar taşlarını bence tek tek. Kimi Türk, kimi Arap, kimi Kürt, kimi Arnavut, kimi Laz, kimi Çerkez, Kimi Boşnak, kimi Pomak…Yüz binlerce şehit verip, yine de düşmana geçit vermeme durumunu orada bir kere daha anlıyor insan. Yetmiş iki milletten adama karşı, teknolojiye karşı inancın galip geldiği savaşımız, vatan aşkı, iman, inanç ve cesaret örneğidir.


Sözün özü: Çanakkale destanı, rakamların ve makamların değil, imanın destanıdır. "Biraz sonra öleceklerini bile bile, öldükten sonra cennete gireceklerini düşünerek, ölüme koşmalarına şaşıyorum." diyenlere ben de şaşıyorum. Çünkü onlar inanıyorlardı. İnanmadan Çanakkale'yi anlamak ve idrak etmek mümkün değildir zaten!


Cenab-ı Allah bu millete böyle bir olay bir daha göstermesin ve "Bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın"...İnşallah.

A.KÜÇÜK